Bir önceki yazımın son kısmında bir ipucu vardı. Yukarıdaki başlıkla birlikte ne anlama geldiğini çözmüş oldunuz. Bugün konumuz Türk mitolojisindeki ateş ve ocak kültürünün derin inancı.
Türk mitolojisi doğa unsurlarına, derin köklere, evrenin ve dengenin korunmasına oldukça önem vermektedir. Günümüze dahi uzanan bu geniş inanç ve kültür yelpazesi içerisinde ateş ve ocak büyük öneme sahiptir. Ateş o dönem hem doğal bir unsur hem de yüksek mistik bir güç olarak kutsal kabul ediliyordu. Hatta ateşin de bir ruhu yani İyesi olduğuna inanılıyordu. Bu inanç Türk halkının günlük yaşamına, kutsal inançlarına, geleneklerine ve ritüellerine hatta dillerine dahi yansımıştır.
Ateş Kültü ve Kutsallığı
Bu mitolojide ateş kutsal ve arındırıcı bir unsur olarak kabul ediliyordu. İlk Türkler doğaya duydukları saygı ve inançlarının etkisi ile ateş unsurunu da önemli bir yerde tutmuşlardır. O dönemde ateş yalnızca yemek pişirmek ya da ısınmak için değil aynı zamanda az önce de dediğimiz arındırıcı, temizleyici ve koruyucu güçlerinin inancı etrafında da anahtar noktada durmaktadır. Bu “ilahi bir güç” anlayışı ile birlikte ateşin, karanlıkları yok etme, kötülüklerden arınma, onları kovma ve hastalıklardan arınma, şifa verme gibi yönleri de büyük önem taşıyordu. Ateşin bu özellikleri dini inançlarda da oldukça kullanılıyordu. Örneğin; Şamanlar ateşi ruhsal bir arınma ve ruhları temizleme aracı olarak kullanmışlar ve bu yüksek güce fazlasıyla inanmışlardır.
Ocak İyesi ve Aile
Türk mitolojisinde ocak yalnızca yemek pişirme yeri değil aynı zamanda aileyi koruyan ve birleştiren kutsal bir ruh, varlık olarak kabul ediliyordu. Ocak, Türk halkı içerisinde koruyucu ruh ve güç merkezi gibi sıfatlarla biliniyordu. Ocak İyesi, bir evin huzurunu, sağlığını ve refahını korurdu. Ocaktaki ateş bir ruh tarafından korunurdu, bu nedenle evdeki ateşin söndürülmesi kötü bir işaret olarak görülürdü. Bu tür nedenler ile eski Türk topluluklarında ocağın korunması büyük bir önem taşımaktadır.
O dönemlerde evlenme, yeni ev kurma gibi önemli anlarda ilk olarak ocağın yakılması gerekirdi. Bu, ev içerisindeki başlayan hayatın bereket, huzur ve denge ile başlamasını sağlardı. Bu ocakta, ateşte yapılan yemekler de ailenin sağlıklı ve güçlü kalmasının nedeni olarak görülürdü.
Ateş Tanrıları ve İyeler
Türk mitolojisinde ateşin önemini biliyoruz bir de bunun yanı sıra ateşin koruyucusu olan tanrılar ve iyeler de oldukça önemliydi. Ateş Tanrıları o dönemin halk arasında evleri, ocakları, ekinleri ve hayvanları koruyan figürler olarak tanınırlardı.
Alaz Han, Türk mitolojisinde ateş tanrısı olarak bilinir ve evlerdeki ateşi korumaktadır. Alaz Han yalnızca ateşin korunması, kontrolünü değil aynı zamanda yangınların önlenmesi ve hayvanların da korunmasını sağlardı.
Od Ata ise ateşin, ocakların ve yemeklerin kutsal ruhu olarak kabul edilirdi. Her bir ocağın iyesi olduğu düşünülür ve bu sayede mutfaktaki huzuru dengelerdi.
Türk mitolojisinde ateş ve ocak kültürü yalnızca doğasal bir güç değil aynı zamanda aile bağlarını da kapsayan bir inanıştı. Bu manevi güçler bereketin, sağlığın, huzurun ve dengenin koruyucusu olarak kendilerini göstermektedirler. Günümüzde belki bu kadar derin bir tarihi olduğunu bilmeden yaptığımız birkaç inanış ve ritüel de vardır.
Sizler ateşin ve ocağın hala günümüzde yaşayan alışkanlıklarını hiç duymuş muydunuz? Eğer ateşi kontrolsüz kullandıysanız vay halinize, Alaz Han sizi izliyor olabilir. Ben kaçın derim...