Saat gecenin bir yarısı. Herkes uyumuş, sokak sessiz. Ama sen hâlâ ayaktasın. Gözün telefonda, kafan düşüncelerde… Uyumak istiyorsun ama olmuyor. Tanıdık geldi mi? Eğer bu döngü senin için sık sık tekrar ediyorsa, yalnız değilsin. Ve büyük ihtimalle sorun sadece "geç yatmaya alışmış olmak" değil. Belki de olay, düşündüğünden çok daha derin: Genetik.
Bilim insanları, insanların uyku düzenlerinin aslında genetik olarak programlandığını söylüyor. Yani bazı insanlar sabah erken uyanmak için yaratılmışken, bazıları doğal olarak geç saatlerde aktifleşiyor. Bu biyolojik saate sirkadiyen ritim deniyor. Ve bu ritmi yöneten genlerden biri olan CRY1, bazı insanlarda farklı çalışıyor. İşte bu farklılık, beynin uyku sinyallerini geç iletmesine neden oluyor. Yani sen gece 01.00’de hâlâ zinde hissediyorsan, bu biraz da vücudunun suçu olabilir.
Bu duruma bilimde “gecikmiş uyku fazı sendromu” adı veriliyor. Ve evet, bu da bir sağlık durumu sayılıyor. Ama bu demek değil ki kaderin gece kuşu olarak yaşamak. Çünkü genetik yapı bir eğilim sunar, ama çevresel faktörler ve alışkanlıklarla bu eğilim dengelenebilir. Işık, ekranlar, stres ve yaşam tarzı da uyku düzenini etkileyen önemli şeyler arasında.
Bu yüzden kendini suçlamak yerine, önce bu durumu anlamak gerekiyor. Belki biyolojik saatin farklı işliyor ve uyku sinyallerin başkalarından daha geç geliyor. Ama bu seni kötü, disiplinsiz ya da yetersiz yapmaz. Sadece ritmin farklı. Ve bu da seni sen yapan şeylerden biri olabilir.
Kendini anlamak, bazen düzeltmekten daha büyük bir adım olur. Uyuyamıyorsan bile, kendine nazik ol. Çünkü belki bu da bedeninin sana söylediği bir şeydir.