Bir sabah aynaya bakıyorsun. Belki saçını düzeltiyorsun, belki tişörtünün bedenini nasıl gösterdiğine göz ucuyla bakıyorsun. "Biraz kilo alsam mı?" ya da "Şunu yemesem mi?" diye düşünüyorsun.
Bu düşünceler tanıdık mı geldi?
Birçok insan için beden algısı, sadece fiziksel bir görüntüden ibaret değil. Özellikle genç kadınlar ve erkekler arasında artan görünüş baskısı, bazen sağlıklı olmanın çok ötesine geçebiliyor. Bugün seninle iki önemli yeme bozukluğu hakkında konuşmak istiyorum: Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza.
Anoreksiya
Anoreksiya, kişinin vücudunu istediği gibi şekillendirme çabasıyla başlayan ve yemeği reddetmeye kadar varan ciddi bir psikolojik bozukluktur. Ne kadar zayıflasa da aynadaki görüntü onu tatmin etmez. Kontrol, beden üzerinden sağlanmaya çalışılır; kalori hesabı bir oyundan çıkıp takıntıya dönüşür. Zamanla yalnızlık, halsizlik, saç dökülmesi, hatta kalp ritim bozuklukları gibi sağlık sorunları baş gösterir.
Ama unutma: Anoreksiya sadece "zayıf olmak" istemek değil, görünmez olma arzusudur; var olmaya çalışırken yok olma korkusudur.
Bulimia
Bulimia’da ise işin içinde bir döngü vardır. Kişi bir anda tıkanırcasına yemek yer, ardından pişmanlık duyar ve kusarak, aç kalarak ya da aşırı egzersizle bu durumu telafi etmeye çalışır. Dışarıdan her şey normal gibi görünür; kişi genellikle normal kilodadır. Ama iç dünyasında sürekli bir suçluluk, utanma ve kontrol kaybı yaşar.
Bu hastalığın en acı yanı, genellikle sessiz yaşanmasıdır. Bulimia, yalnız yemek yenilen saatlerde, kimsenin duymadığı banyolarda yaşar.
Yeme bozuklukları, sadece fiziksel değil, aynı zamanda derin bir psikolojik çatışmanın da belirtisidir. Sosyal medya, mükemmeliyetçilik baskısı, ailevi ilişkiler ve özgüven eksiklikleri bu hastalıkları tetikleyebilir. Ama unutma, tedavi edilebilir. Terapi, beslenme danışmanlığı ve destek grupları sayesinde yeniden kendine ulaşman mümkün.
Eğer bu yazıda kendini ya da bir yakınını bulduysan, yalnız değilsin. Yardım istemek, zayıflık değil, aslında cesaretin en güçlü hali.