Zaman geçtikçe hayatımızdaki ilişkiler de değişir. Çocukluk arkadaşlıkları, okul dönemindeki yakın bağlar, iş yaşamında kurulan ilişkiler… Hepsi zamanla şekil değiştirir, bazıları güçlenirken bazıları da yavaşça hayatımızdan uzaklaşır. Bu doğal döngü, insan psikolojisi üzerinde düşündüğümüzden çok daha fazla etkiye sahiptir.
Zamanla değer yargılarımız, düşünce yapılarımız değişir; karakterlerimiz oturur, hayattaki hedeflerimiz ve beklentilerimiz değişir. Kimi siz farkında olmadan sizi aşağı çekerken, kimi hiç olmadığı kadar yukarı iter. Bazıları da vardır ki hep yerinde saymaya devam eder. Neden geldiklerini, nereye gideceklerini ve ne istediklerini bilmezler. Ne için ne uğruna yaşıyorlar bilinmez.
Akıntıya kapılmadan, sonraki adımı düşünerek ilerlemeli; istek ve arzularımızla kendimizi motive ederek, daha iyisi için kendimizi hırslandırmalıyız.
“Kuzular sürüden ayrılınca kaybolur” derler; ama ben bu söze pek katıldığımı söyleyemem. Herkesle aynı olmak, sıradanlaşmak ve farkını yitirmektir. Oysa özel olan; eşsiz, niş, kendine has ve kaliteli olmaktır. Farklı olmak zordur, cesaret ister ve bu yüzden ulaşılması gereken yerdir. Unutma: Kural, sürüyü değil; kendini izlemektir.
İnsan çevresindeki 5 kişinin ortalamasıdır. En çok zaman geçirdiğimiz insanlara benzeriz, onlar da bize. Sosyal varlıklarız. Güvenli, destekleyici bir çevreye sahip olmak; stres seviyemizi düşürüp, iç huzurumuzu ve özgüvenimizi artırır.
Zamanla dostluklar değişir ve bu değişim, bazen yalnızlık hissiyle birlikte hayal kırıklığını beraberinde getirir. Özellikle ilişkilerde beklentilerin karşılanmaması, duygusal mesafenin artması ve bağların zayıflaması, zihinsel sağlığımız üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Bazen de yollarımızın ayrılması sadece iyi ki dedirtir. Yetişkinlik döneminde sosyal çevrelerin daralması da bu etkiyi daha belirgin hale getirir. Bu yüzden, ilişkilerimizi değerlendirip daha sağlıklı olanları, bize iyi gelenleri korumak, giderek daha önemli hale gelir.
“Her hikayenin ana karakteri olamazsın.” Sözüne her zaman hayran kalmışımdır. Belirli kalıplara ve maskelere sıkışmaya çalışmaktansa, özgürlüğü doğallığı hissettiriyo bana. Bırak istediklerini düşünsünler; sen sadece kendine odaklan, en iyi versiyonunu keşfetmeye çalış. Kendin dışında sana hiçbir şey engel olamaz. Bu süreçte de yanında olan insanları dikkatle seçmen önemli olandır.
Araştırmalar, güçlü sosyal bağları olan bireylerin daha uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. Bunun sebebi sadece destek görmek değil; aynı zamanda karşılıklı paylaşım yapmak, anlam bulmak ve aidiyet hissi de büyük rol oynuyor.
Unutmayalım ki sağlıklı bir zihin, sağlıklı ilişkilerle beslenir. Hayatımızdaki kişilerin zamanla değişmesi normaldir; ama kendimizi yalnız, yorgun ve tükenmiş hissettiren bağlar yerine, bize iyi gelen, güçlendiren ve geliştiren dostluklara yer açmak bizim seçimimizdir. Senin başarınla kendi başarısıymış gibi mutlu olan insanları seçmelisin.
Zamanla değişen dostluklar moralini bozmasın; çünkü gerçek huzur, gitmesi gerekenler gidince ortaya çıkanda saklıdır. Zihinsel sağlığımızı korumanın yolu da, artık bize iyi gelmeyen bağları geride bırakıp, ruhumuza iyi gelenlerle yola devam etmeyi bilmektir.