Ambalajlar, paketler, şişeler, oyuncaklar ve daha nice ürünün yapımında kullandığımız plastik nedir, biliyor musunuz? Ana maddesi polimerler olan sentetik ya da yarı sentetik materyallerdir. İstediğimiz gibi kalıplara sokup şekillendirebildiğimiz plastik, oldukça ucuz, hafif ve dayanıklı olduğu için her şeyde kullanıyoruz. Doğalgaz ve petrol gibi dinozorlardan kalanlarla ürettiğimiz plastiğin bir de doğal olarak yetişenleri var. Mesela zamk ve lak böceği tarafından üretilen şellak bunlara örnektir. Hatta plastiği çok uzun zamandır kullanıyoruz. Milattan önce 1600’lerde Mesoamerikan insanları kauçuk toplar ve figürler yapmış. Ortaçağ’da işlenmiş sığır boynuzları lamba yapımında kullanılmış. Uzun lafın kısası, plastikle ilişkimiz çok yeni değil.
Her şey ne zaman değişiyor peki? Charles Goodyear denilen (çok komik bir soyad) abi, vulkanizasyon tekniğini buluyor. Bu teknik, kauçuk gibi polimerlerin kükürt gibi kükürtleyicilerle karıştırılıp sağlamlaştırılması.
İşte sonra ilk insan yapımı plastik Alexandre Parkes tarafından icat ediliyor ve adını da Parkesine koyuyor kendisi. Ardından, ilk tamamen sentetik plastik olan Bakelite, Leo Baekland tarafından icat ediliyor. Herkesin kendi ismini bir şeye koyma hevesinin olduğu dönemler herhalde. Bu şekilde yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor yeniliklerin bir yerden sonra. 1941’de PETE dediğimiz plastik hayatımıza giriyor. 1950’lerde seri üretime geçiliyor ve bugün plastikten adaların olduğu bir gezegende yaşıyoruz. Bu gezegen öyle bir gezegen ki:
Denizdeki üç balıktan biri artık içinde plastik barındırıyor. Günde sekiz milyon plastik parçası okyanusa karışıyor, bu yılda 12 ton eder. Bu plastikler her yıl 100.000 memeli ve kaplumbağanın, 1 milyon da kuşun ölümüne sebep oluyor. Su altının en derin noktasında bile plastik atık bulundu. Daha neler olacak acaba?
Plastiğin faydaları olsa da biz hiçbir şeyi ayarında kullanmayı bilmiyoruz. İnsan, maalesef gerektiği kadar derinlemesine düşünüp plan yapabilen bir canlı değil. Ufak bir kesim para kazanabilsin diye insanlık sürekli satın alıp tüketen bir para basma makinesine dönüştü. Yarını bırakın, daha bugün karşımızdaki tehlikeyi görüp başımıza gelecek felaketleri durdurmak adına bir şey yapmıyoruz ve belki de hiçbir zaman yapamayacağız.